Dünya Ork İstilası Altına Mı Giriyor?

 

Uygar olmayan kültürler uygar olan üst kültüre asla entegre olamaz. Tarih boyunca güçlü kültür geliştirememiş olan Çingeneler yaşamış oldukları topluluk içindeki hiçbir uygar kültüre entegre olamamıştır. Ancak tarih boyunca kültür, sanat ve bilim dünyasına az nüfuslarına rağmen büyük katkılar yapan Yahudiler, içinde yaşadıkları bütün uygar toplumlara kolaylıkla entegre olmuşlardır. Ork kültürüne ait milletler asla entegre olmayı istemezler, tam tersine uygar kültüre sahip toplumu aşağı çekmeye çalışarak onu domine etmek isterler. Eğer ork istilasına karşı mücadele edilmezse, Avrupa ve Amerika gibi uygar kültürler inşa etmiş Batı medeniyeti ülkelerinin kültürel intiharını ork istilasını mülteci hakları adı altında savunan politik doğrucu, SJW ve kültürel marksist gibi Batılı sol akımlar sağlayacaktır. Ork kültürünün mensuplarının birçoğu travmatik bir siyasi tarihin jenerasyonuna sahip olduğu için süperegosunu geliştirememiştir, dürtüseldir ve tamamen idelerinin esareti altındandır.

Aslında ork kavramı ırkçı bir nosyon olarak gözükse de, Batı ülkelerindeki uygar toplumda yaşayan bazı alt kültürleri de ork kültürüne dahil edebiliriz. Özellikle Amerika’da kendisini kültürel ve entelektüel bilgi açısından geliştirmemiş, katı muhafazakâr ve kolay galeyana gelen “redneck” olarak adlandırılan bazı kültürel türevler de mevcuttur. Bu ise Türkiye’deki İç Anadolu bölgesinin ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin orkları için söylenen “Anadolu çomarı” ve “hırt” tanımlamasına benzemektedir. Bunun bir benzeri ise klasik Rus edebiyatındaki romanlarda gördüğümüz köylü Rus “mujik”leridir. Ancak benim asıl değinmek istediğim bu alt kültür ork türevleri toplum kültürünün tamamına mâlolmamıştır ve domine etmemiştir. Bir şekilde bu toplum ite kalka kendisini uygarlaştırmıştır. Ne var ki Ortadoğu’daki IŞİD ve HTŞ sempatizanı Arap ülkelerinin orkları ve Orta Asya’daki aşiret asabiyesine sahip Taliban sempatizanı Afganistanlı Peştun orklarının kültürü dünyanın her tarafına göç etme arayışını sürdürdüğü için sadece kendi ülkesinin kültürünün tamamına mâlolmakla kalmamış, aynı zamanda Batı’daki uygar toplumları istila ederek oraları da “şeriat isteriz” çağrılayla domine etmeyi istemektedirler. Bu ise küresel anlamda ciddi bir tehdit ve kriz meydana getirmektedir.

Bir toplumu ork kültürüne yaşanan siyasi şiddet sarmalı, radikal dincilik furyası, sosyal eşitsizlik ve emparyalist müdahaleler açık hale getirir. Tarihi boyunca siyasi şiddet yaşayan bir toplum o travmayı toplumsal anlamda bir sonraki jenerasyonun gen havuzuna aktarır ve genetik olarak psikiyatrik bir toplumsal rahatsızlık haline getirir. Bu bilimsel gerçeklikle epigenetik bilimi ilgilenmektedir. Siyasi tarihinde hep iç savaşlar yaşamış bir muz cumhuriyeti kalibresinde ülke olan El Salvador’daki toplumsal şiddeti kutsayan çete üyesi Hispanik orkları, Devlet Başkanı Nayip Bukele adındaki bir babayiğit CECOT adlı dev hapishanelere tıkayarak bir toplumsal arınma çalışması gerçekleştirmiştir. Bu açıdan son derece örnek alınası ve takdiri hakeden bir siyasi liderdir. Hispanik orklarını temizleyen bu toplumsal arınma çalışması El Salvador’daki cinayet oranlarını en minimum seviyeye indirmiştir.

Ork ırkına mensup olmakta elbette genetik durumlarda rol oynamaktadır; bunda toplumsal genetik yapı ya da bireysel genetik durumlar da öneme sahiptir. Nasıl bir insanın kendine özgü huyu varsa toplumların da kendisine özgü huyları vardır. İşte buna kültür denmektedir. Bir toplum düşük kültür halinde olmasına rağmen eğitim ve aydınlanma ile uygarlaşarak ork ırkına mensup olmaktan kurtulabilir. Ancak ne var ki ben yine de bazı toplumların iflah olmaz huylarının aydınlanma konusundaki inkârcı inatlarını coğrafi yapıya ve genetiğe de bağlıyorum. Huy ve zekâ elbet genlerden gelir. Bir zekâyı artırmak ise kültürel dayatma ve uygarlaştırma ile söz konusu olmaktadır.

Ork istilasına dair en büyük felaket, uygar olan zeki ve müreffeh toplumlar üremezken, düşük kültürlü, eğitimsiz ve fakir ork ırkının mensupları aşırı şekilde üreyerek ardıllarını bütün uygar toplumlara boca etmeye çalışmaktadır. Bu dünyanın uygarlaşması ve geleceği adına tam bir felakettir, büyük bir karanlıktır ve şerdir. Ork kültürünün mensupları öylesine eğreti durur ki, İsviçre’nin en gözde şehirlerinde bile eşlerini burka ile yanlarında dolaştırırlar. Ancak Bir Batılı olan kişi ork ırkının ülkelerine gittiklerinde bu kişi bir porno yıldızı bile olsa onların kültürlerine saygı duyup başını örtüp tesettüre bürünmektedir. Ancak ork ırkından aynı saygıyı Batı’nın uygar şehirlerinde görmek mümkün değildir. Ayak bastıkları topraklardaki bütün insanları kendilerine benzetmek için canhıraş bir mücalenin içine girmektedirler.

Özellikle Amerikan ve Batı emperyalizminin asla İslâm dünyasını uygarlaştırma, Batı kültürüne ve değerlerine entegre etme davası olmamıştır. Tam aksine Batı emperyalizmi ork sınıfının ülkelerinde aydınlanma mücadelesi veren kişilere karşın orkların siyasi mücadelesine destek vererek İslâm dünyasının Ortaçağ’ın da gerisine hapsedip Taş Devri’ne mahkûm etmiştir. Bunu ise daha çok Selefi/Vehhabi yıkıcılığı ve Tasavvuf/Tarikat pasifisizmi gibi birbirine düşman bu iki simbiyotik hücreleri destekleyerek yapmıştır. Selefi/Vehhabi yıkıcılığı İslam dünyasını yıkmakla, Tasavvuf/Tarikat pasifisizmi ise İslam milletlerini Batı karşısında etkisiz bir unsur haline getirmekle görevlidir. İslam dünyasının belası olan bu iki İslam meşrebi yüz yıllardır İslam milletlerinin canını okumaktadır ve müslümanların bir uygar medeniyet kurmasına engel olmaktadır.

Bu gün İngiltere’ye göç etmiş 5 milyondan fazla müslüman göçmen vardır ve bunların meşrebi ne yazık ki radikal İslamcılık değerleriyle özdeş bir durumdadır. Londra’nın bile şimdiki belediye başkanı bir müslüman. Çok yakın zamanda Avrupa’da her sekiz Avrupalı’dan biri Müslüman olacaktır. Türkiye’deki Suriyeli ve Afgan mülteci nüfusu fazlalığı ise yakın gelecekte Türkiye’ye bir iç savaş tecrübesini yaşatacak bir boyuttadır. Nitekim 15 sene süren ve 200 bin insanın canına mâlolan Lübnan İç Savaşı da Lübnan’daki Filistinli mülteci nüfüsu yüzünden çıkmıştı. Lübnan’da günden güne artan Filistinli mülteci nüfusu, Lübnan nüfusunun %37’sine ulaştı ve bu durum Lübnan milliyetçilerinin canına tak ederek iç savaş başlatmıştır. Kaldı ki Lübnanlılar kendisi gibi Arap olan Filistinlileri bile benimsememişken Türk halkından kendi milletinden ve dilinden olmayan 7 milyonluk Suriyeliyi benimsemesi beklenmektedir. Suriyeli mülteci nüfusuyla birlikte Türkiye’deki mülteci nüfusu 13 milyonu bulmaktadır.

Diğer yandan Afrika gibi çok fakir ülkelerde artan inanılmaz nüfusa rağmen zeki ve müreffeh bir topluma sahip olan Japonların nüfusunun günden güne azalması, hiç ürememeleri, gençlerinde hikikomorilik kültürünün artması, Samuraylık özentiliğinden kalan içi boş şövalye ahlakı olan harakiri eğilimlerinden dolayı çok sık intihar etmeleri Japonları bir felaketin eşiğine getirmektedir. Zaten Elon Musk da Japonlara üreyin, aksi takdirde yok oluşun eşiğine geleceksiniz demiştir.

Yani demem o ki, Ortadoğu savaşları, Arap Baharı ve ekolojik krizler dünya üzerinde bir ork istilasına neden olarak Batı ülkelerine ulus-devlet modelinin önemini hatırlatıp Avrupa’yı ve Amerika’yı bir anda aşırı sağcılığın kollarına itmiştir haklı olarak. Ortadoğu ülkelerinin ulus-devlet modeline saygı duymayan Batı emperyalizmi, şimdi kendi ulus-devlet modelinin geleceğini kurtarmak için ork istilasını nasıl önlerim diye kara kara düşünmektedir.

Özellikle İsrail, Amerika'yı da devreye sokarak başta Libya ve Suriye'deki birçok Arap ülkelerindeki İsrail düşmanı rejimlerin hem devrilmesini sağladı, hem de bu ülkelerdeki finanse ettiği iç savaşlar ile milyonlarca müslüman Arap mültecinin Avrupa'ya göç etmesini sağladı. Ortadoğu ise büyük oranda nüfus boşalması yaşayarak meydan İsrail ve onun birtakım müttefiki olan terör örgütlerine ve küçük etnik gruplara kaldı. Şu an İngiltere'de 5 milyon Müslüman mülteci var. Almanya'da ise yine bir sürü Arap mülteci mevcuttur. Bana öyle geliyor ki İsrail Arap Baharıyla finanse ettiği iç savaşlarda hem kendisine düşman olan rejimleri devirip rahatladı, hem de kendi Yahudi ırkına soykırım ve engizisyon yapan Avrupa'ya milyonlarca Müslümanı postalayıp Avrıpa'nın kültürel geleceğini tehdit ederek intikam aldı. Özellikle İspanya'ya bakın birçok kişide çok koyu bir şekilde İsrail nefreti vardır. İtalyan halkında da aynı İsrail antipatisi mevcuttur. Yahudi zekâsı kendisini her yerde belli ediyor!


Yorumlar

Popüler Yayınlar