Fil Suresi'ndeki Ebrehe'nin Tarihsel Rolü ve Büruc Suresi
Büruc Suresi, tarihsel yaklaşım anlamında önemli bir Kur'an suresidir. Yaşanılan dönem içerisinde Yemen'in kuzeyindeki Necran şehrinin bulunduğu yerde bir Yahudi devleti olan Himyar Krallığı bulunuyordu. Bu krallığın başında ise Zünüvas adında zalim bir kral vardı.
Bu kral döneminde, Bizans'ın baskılarından kaçıp Yemen'e gelen muhacir monofizit Hıristiyanlar vardı.
Kral Zünüvas daha sonra bu Hıristiyanları inançlarını değiştirmeleri konusunda zorlayacaktı. İnancını değiştirmeyen Hıristiyanları Büruc Suresi'nde de geçtiği üzere kazdırdığı hendeklerde yaktırarak öldürtmüştü.
Kur'an'da bu Hıristiyanlar ashabu'l uhdud olarak anılmaktadır.
Zünüvas'ın Uhdud Katliamı üzerine bunun haberini alan dönemin Hıristiyan Aksum (Etiyopya) Kralı Necaşi Arahmis Zübyan Yemen'e 70 bin asker gönderir ve Himyar Krallığı'nı yıkar. Zalim kral olan Zünüvas da savaştan kaçarken hayatını kaybeder. Aynı zamanda Yemen'e savaşmak için giden Aksum Krallığı askerleri arasında Fil suresi'ndeki kıssada bahsi geçen Ebrehe de vardı. Yemen'e çıkarma yapan ordunun başında Eryat Bin Edham vardı. Daha sonra Eryat Bin Edham ile Ebrehe arasında Yemen'de baş gösteren güç mücadelesi karşısında Ebrehe Eryat Bin Edham'ı yener ve Ebrehe Yemen valisi olur.
Büruc Suresi'nden anlamamız gereken en önemli noktalardan biri de, İslam'a göre monofizit Hıristiyan olmalarına rağmen Uhdud Ehlini şehitlerden saymasıdır. Onlar mazlum olarak görülmüştür. Çünkü hendeklerde diri diri yakılarak öldürülmüşlerdir. Monofizit Hıristiyanlar ise İsa peygamber'in doğrudan Tanrı özelliğine sahip olduğuna inanırlar. Kısaca bu demek oluyor ki, Allah dilerse Müslüman olmayan birileri de cennete girebilir.
FİL SURESİ BAĞLAMINDA EBREHE
Ebrehe, Etiyopya (Habeşistan) merkezli Aksum krallığı'nın Yemen valisiydi. Aksum Krallığı Ortodoks Hıristiyan bir devletti.
O dönemlerde Arabistan bölgesinde ise bölge Nebbâti kültürü kökenliydi, Pagan Araplarının merkezi ise Petra, Yesrib ve Mekke taraflarıydı. Onlar putperest Arap paganlarıydı. Aksum Krallığı onları Hıristiyanlaştırıp asimile etmeyi hedefliyordu, Aksumlular pagan Araplara karşı Hıristiyan Afrikalılardır.
Müslümanların ilk hicreti de Aksum krallığı'na yani Habeşistan'a gerçekleşmişti. Habeşistanlı Hıristiyan devletin Müslümanları pagan putperest/müşrik Araplara karşı desteklemesinin nedeni, tarihte de sürekli olarak Aksum Hıristiyanlığı ve Arap putperestliği arasında süren rekâbetten kaynaklıydı. Yani Aksum Habeşistan'ı Müslümanları pagan Araplara karşı müttefik olarak tercih etmek istemesi son derece mantıklıydı. Habeşistan Kralı Eshâme Bin Ebcar yani Necaşi de bir Hıristiyandı ve İslam tarihinde sempatiyle yaklaşılan bir isimdir. Hatta Muhammed peygamber Necaşi'nin ölümü üzerine onun gıyabi cenaze namazını da kılmıştır.
Şimdi gelelim Ebrehe'ye. Kâbe'deki putperestlerden oldukça rahatsız olan Ebrehe, Kâbe etrafında onların bulunmasından dolayı onları etnik olarak temizleme harekâtına girişmiştir. Hatta Kâbe'nin bir benzerini Yemen'de inşa ettirip insanları oraya davet etmiştir. Ebrehe'nin Kâbe benzeri inşa ettirdiği kiliseye pagan Araplarındaki Kinane kabilesine mensup biri dışkısını yapmıştır. Ebrehe ise bunun üzerine bunu neden yaptıklarını öğrenmek için Kinane kabilesine elçi gönderdi. Ancak Kinane kabilesi Ebrehe'nin gönderdiği elçiyi de öldürmüştür. Bu durum Ebrehe adına bardağı taşıran son damla olmuştur.
Ebrehe bir Ehl-i Kitaptı, Kâbe'deki pagan Araplar ise putperestlerdi. Onlar yeri geliyor Kâbe etrafında içki içiyor, yeri geliyor zina ediyorlardı.
Ancak işin ilginç yanı İslam'a göre Allah, Ehl-i Kitap bir Hıristiyan olan Ebrehe'yi değil, pagan putperest Arapların çevresini kuşattığı Kâbe'yi korumayı tercih etmiştir.
Bu durum Kur'an'daki Fil suresi'nde geçmektedir.
Yani asıl merak ettiğim konu Ebrehe'nin tarihsel rolü iyilikle mi yoksa kötülükle mi ifade edilmeli. Sonuçta Ebrehe pagan putperestlere karşı mücadele vermek adına Kâbe'ye yürümüştür. Ebrehe Kâbe'yi putperestlikle özdeşleştirip orayı yıkmak istemiştir. Yani Ebrehe Kâbe'yi yıkayım ki bir daha putperestler orada ibadet edemesinler demiştir. Belki Kâbe'nin bir benzerini inşa etme nedeni de insanlar benzerini görür de ona gelirler ve Hıristiyanlığa temayül ederler demiştir. Demem o ki, belki iyi bir tarihlsel role sahip Ebrehe olsa bile, Allah Kâbe'nin üzerine yürüyen her kim olursa o zamanın şartlarına göre, o kişiyi bir şekilde cezalandırır.
Ancak şöyle bir durum da vardır ki, Yezid Bin Muaviye'nin askeri Müslim Bin Ukbe Harre Olayı'nda Kâbe üzerine askerleriyle yürümüştür ve Kâbe'yi mancınıklarla taşlatarak yerle bir etmişlerdir. Bu seferden kısa bir süre sonra Müslim Bin Ukbe ölmüştür. Ebrehe'ye gelince Kâbe'yi koruyan Allah, Yezid'e gelince tarihsel ibret örneği olarak Kâbe'yi korumak istememiş olabilir. Belki de bunun nedeni, İslam'ın doğuşuna hazırlık için Kâbe'nin hazır olması gerekmesinden olabilir. Yezid'in ordusunun Kâbe'yi yıkmasından sonra Kâbe Abdullah İbn Zübeyr tarafından tekrar inşa ettirilmiştir.
FİL SURESİNE DAİR YANLIŞ BİLİNENLER
Fil Suresi'nde Aksum Krallığı'nın Yemen valisi Ebrehe'nin Kâbe'ye fillerle yürüdüğü ve amacının Kâbe'yi yıkmak olduğu tefsirlerde bahsedilir.
Anlatıya göre Ebrehe Kâbe'ye fillerle yürümüştür, daha sonra filler ricat etmiştir. Ancak benim tam olarak bahsetmek istediğim şudur ki filler daha çok yeşil bitki örtüsünün ve savanaların olduğu coğrafyalarda yaşarlar. Bir fil çölde sefere katılıyorsa sadece bir fil için bir günde içmesi için en az 250 litre su gerekmektedir. Hatta bu da yetmiyor çöl sıcağında fili serinletmek için ekstra su gerekmektedir. Yani demem o ki Arabistan çölünde fillerin tam olarak ne işi olabilir? Elbette bu fil benzetmesi şahsi kanaatime göre bir tarihsel alegoriden ibaret olabilir. Nitekim bazı tarihi kaynaklarda da Fil Olayı'nda sadece Ebrehe'nin Mahmud adında bir tane kendisine ait bir filinin olduğu belirtilir. Ebrehe'nin şahsına ait fili nedeniyle de bu olaya Fil Olayı denmiş olması ihtimali vardır.
İkincisi ise Fil Suresi'nde "Onların üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi; Onlara çamurdan sertleşmiş taşlar atan." denilmektedir. Bu ayetteki kuşlar içinse "tayran ebabil" denmektedir. Birçok kişi ise bunu ebabil kuşu sanmaktadır. Ebabil kuşlarının ayakları çok hassastır ve ayakları bir şey taşımak için evrimleşmemiştir. Yani ebabil kuşları ayaklarıyla değil taş taşıma daha hafif olsa bile hiçbir şey taşıyamaz. Ayaklarıyla bile avlanamaz, ağzıyla avlanır. Yani Fil Suresi'nde bahsedilen kuşlar da ebabil kuşları değil, sürü sürü kuşlardır meallere göre.
Yorumlar
Yorum Gönder