Ortadoğu Haritasını Çizen Oxfordlu Casus: Gertrude Bell
Gertrude Bell, meşhur bir doğu bilimci, seyyah ve casustur.
Oxford Üniversitesi tarih bölümünü birincilikle bitirmiştir.
Üniversitede okumak için ne yapıp edip babasını bir şekilde ikna etmişti. Azmi sayesinde babasının gözüne girmişti.
Bell kültürlü bir aile ortamında büyümüştür. Akşam yemeğinde İtalyanca, Fransızca ve Almanca gibi dilleri tek oturuşta aynı anda konuşabiliyorlardı.
Babası Sir Thomas Hugh Bell son derece müteşebbis ruhlu bir insandı. Liberal dünya görüşüne sahip ve demir fabrikası vardı. Gertrude Bell’in babasının bir fabrikatör olması kendisi adına önemli bir şanstı elbet.
Gertrude Bell, merak ettiği dünyayı ve medeniyetleri görmek istiyordu.
Bir süre dünya seyahatlerinde bulundu. Daha sonra ise İran’a gitti.
Gertrude Bell İran kültürünü yerinde tanıma fırsatını buldu.
İran’da büyükelçilik sekreteri Henry Cadogan ile tanışmıştır. Bell ona âşık olmuştur. Onla nişanlanmak istiyordu fakat Bell’in ailesi Cadogan’ın kumar borçları ve istikrarsız yaşam biçimi nedeniyle buna izin vermedi. İzin vermeme nedenleri ise aile mülkünden istifade etmek istemesi ihtimaliydi. Bu durum Bell’i son derece üzdü. Ayrılıktan sonra Cadogan vefat etmiştir.
Bell İran yılları boyunca Farsçasını geliştirmiş, İranlı Hâfız’ın Divanını İngilizce’ye kazandırmıştır.
Daha sonra Filistin’e gitmiştir. Orada Arapçasını geliştirmiştir. Arapçasını çok iyi bir seviyeye getirene kadar epeyce zorluk çekmişti.
Arapçasını geliştirmekle birlikte bölgedeki aşiretler ve onların siyasi ilişkileri hakkında bilgi edinmeye epeyce merak salmıştı.
Lübnan’daki Dürzî aşiretleriyle bir takım görüşmeler gerçekleştirmişti. Bazı aşiret liderleriyle çadırlarda görüşürken ona kuzu eti ikram etmişlerdi. Bununla birlikte ona kuzunun gözünü de takdim ettiler. Kuzunun gözü daima sofradaki önemli kişilere verilirdi ve Bell kuzunun gözünü zevkle yemiştir.
Bell, çıtayı daha da yükseltip Vehhabilerle Beni Reşid aşireti arasında devam eden çatışmaları yakından gözlemlemek ve bilgi almak için Hail’e gitmeye karar vermişti.
Osmanlı askerleri ve İngiliz istihbaratı onu gitmemesi konusunda uyarmıştı. Ancak Bell hiç oralı bile olmadı.
Bell’in deyimiyle Vehhabilerle Osmanlı yanlısı Beni Reşid taraftarları arasında süren savaşta birçok çocuk yetim, birçok kadın ise dul kalmıştı.
Bell, ölümünden kimsenin sorumlu olmayacağına dair Osmanlı askerlerinin uzattığı bir belgeyi imzalamak zorunda kalmıştı.
Develerle birlikte birçok yükü yükleyip yolda bedevi cesetleri görmesine rağmen Hail’e ulaştı ve şehirdeki durumu yakından gözlemledi.
Gertrude Bell cesareti ve maddi imkânları sayesinde tek başına öncü istihbarat rolü oynuyordu.
I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte İngiliz istihbaratı Gertrude Bell’i gözüne kestirdi.
İngiliz istihbaratı onun Arap coğrafyası ve bölgedeki aşiretlerin siyasi ilişkileri hakkındaki bilgilerinden ve tecrübelerinden faydalanmaya başladı. Aynı zamanda Arabistanlı Lawrance ile de belli başlı ilişkileri vardı.
Gertrude Bell, Ortadoğu coğrafyasındaki öncü rolü nedeniyle Şerif Hüseyin’in oğlu Abdullah ile tanışmıştır.
Abdullah’ın Irak Kralı olmasında Gertrude Bell’in rolü vardı. Aynı zamanda Bell Kral Abdullah’ın danışmanlığını yapmıştır.
Bell Irak, Ürdün ve Suriye sınırlarını belirleyen haritayı çizen kişidir. Haritanın çizildiği heyette bulunan kişidir. Onu bu heyete bizzat Winston Churchill atamıştı.
Haritayı çizen kişi olması nedeniyle ona Çöl Kraliçesi denmiştir. Bazı Araplar ona karşı olan samimiyetini göstermek için daha ileri gidip “Müminlerin Annesi” demiştir.
Bell dünya görüşü olarak seküler ve ateist birisi olmasına rağmen kendisini o kadar Arap coğrafyasına adamıştır ki, Filistin meselesinde bile Arapları desteklemiştir. Balfour Deklerasyonuna da sert tepki göstermiştir. Filistin topraklarında Arapların Yahudilerden nefret ettiğini ve bu durumun kargaşa yaratacağına inanmıştır.
Kral Abdullah’ın Suriye’deki krallığını terkedip Fransızlara bırakması, sadece Yusuf el-Azma’nın Fransızlara direnip ölmesi Abdullah’ı üzen bir durumdu. Tabii ki daha geniş topraklara sahip olan birine danışman olmak Bell için daha iyi olacaktı ama Fransızlar buna izin vermedi.
Diğer yandan, Ortadoğu’da kadınların harem hayatı ve erkeklere nazaran çok geri plana itilmesi Bell’i üzen konulardan biriydi.
Ortadoğu’da kadınların da eğitim almasına taraftar olmuştur. Her ne kadar kendisini diğer kadınlardan oldukça ileri görüp hemcinslerini hor görse de kadın hakları konusunda bir şeylerin yapılmasını istemişti.
Ortadoğu’daki kervanlarında yardımcılığını yapan Ermeni asıllı Fattuh’ın Ermeni Tehciri sonrasındaki bitab halini görüp ona yardım etmişti.
Gertrude Bell’in yılları, temeli daha yeni atılmış Irak Krallığı’nda geçiyordu fakat onu çok depresif günler bekliyordu.
Bell’in o dönemlerde hoşlandığı bir adam vardı ve kendisine yüz vermiyordu. Bu durum onu üzmüştü. Bununla birlikte kardeşi Hugo hayatını kaybetti, bu da Bell’i derinden sarstı. Tüm bunlar yetmezmiş gibi sendikal direniş nedeniyle babasının fabrikadaki işlerinin kötü gitmesinden dolayı maddi açıdan bir telaşın içine düştü. Bütün bu olumsuzluklar Bell’in üzerinde birikerek onun depresyon karşısındaki gücünü tüketmiştir ve yüksek dozda uyku ilacı alarak intihar edip yaşamına son vermiştir.
Gertrude Bell 58 yıllık ömrü hayatında hiç evlenmemiştir. Daha önceleri Konya’da tanıştığı nişanlısı Charles Doughty- Wylie’nin Çanakkale Savaşı’nda hayatını kaybetmesi onu üzmüştü. Kısacası Bell’in kısmeti gönül işlerinde oldukça kapalıydı ama tarihe bir Çöl Kraliçesi olarak geçebilecek kadar da dirayeti açık biriydi.
Kaynakça: Janet Wallach - Çöl Kraliçesi, Can Yayınları, 2018
Yorumlar
Yorum Gönder