Varoş Olandan Neden Nefret Ederiz?

Birçok insanın, varoş kişileri hor görmelerindeki eğilim, onlar gibi olma ihtimalinin uyandırdığı korkunç düşlerden kaynaklıdır. Bu yüzden her keyiflerini kaçıran bir varoş gördüklerinde iğrenerek ve aşağılayarak bakarlar. Zengin ve elit birini gördüklerinde hissettikleri saygı hissi ise, onlar gibi olmak istemenin uyandırdığı dayanılmaz özlem halinden kaynaklıdır. 

Varoşluk ekonomik ve entelektüel yokluğun bir getirisinden kaynaklı olarak itilmişliğin, dışlanmışlığın, görülmezliğin ve kayıt dışılığın kültürel halidir. Çünkü seçkin olanlar onu görmek istemez, onu bir yere itmiştir. Bu yüzden varoşu oluşturan sosyolojik yaşam hali, daima merkez olanın en dışında olan bir yere ait hissettirilmeye zorlandığı bir konuma hapsedilir. Varoşluk kültürü bir mahrumiyet bölgesinin can sıkıntısından oluşan bir çıldırmışlık hali gibi bir dışavurumum meşrebine sahiptir; giyimi, yemek yiyişi, konuşması, ilginç olan karşısında şaşırışı, dünyada olup bitene karşı abartılı tavrı ve duygusal ilişkilerindeki fırtınalara kadar kendisini bir abartı sanatının cenderesinde bulur. 

Aslında varoşluğa karşı tepki göstersek de, her insan özünde bir nebze bile olsa varoşluk barındırır. Bu değil midir varoşluğa karşı tepkiselliğimizdeki nedenin ardında yatan şey onda gördüğümüz kendimizle ilgili olabilmesi muhtemel insanlık önünde karizma çizilme halinin sökün edişi... Milan Kundera ise buna "kitsch" kavramını oturtmuştur, kitsch ise insanın en gerçek olan sefil özünü sanatla ve bilimle estetize edip varoluşsal özünden uzaklaşması haline denir. Varoşluk hali bir nevi insanın sefil bedeninin salt dışavurumuyken, varoşluktan uzaklaşmayı isteme hali ise aklın kendini her alanda estetize etme halidir. Çevresini aklı ile estetize edemeyen her otorite, kendine karşı eğreti duran her unsura karşı ceberutluğu kullanması işten bile değildir. Nitekim Michel Foucault'nun da belirttiği gibi tarihin son yüzyıllarında delilerin, dilencilerin ve işsizlerin akıl hastanelerine kapatılmaları durumu, toplumsal varoşluğun önüne geçip toplumu kökten estetize etme arayışına denmektedir.

Toplumsal ekonomik mücadelenin özünde, insanlığın sefil olandan kaçma eğilimi vardır. Bir insan karşısında maddi anlamda varsıllaşmış bir özneye bile sefalete dair bir şeyi yakıştırmaz. İşte bu sefalete ait şeyleri çağrıştıran tedailere varoşluk yakıştırması yaparız. Kimi zaman eğitim görmemiş birinin zengin olması bile bir işe yaramayabiliyor ve bu ona karşı bir hor görülme refleksini uyandırabiliyor. Bunun temelinde insanların eğitimsizliği fakir olana yakıştırmasında yatan sınıfsal nedenler vardır. Bu ise tarihsel sınıf çatışmasından bize gösterir ki eğitim ve entelektüelizm daima zengin olana yakıştırılmıştır. Ne var ki, bazen eğitimi ve bilgiyi bile fakir olana asla yakıştıramama halleri mevcuttur ve bu birtakım sosyalist hareket mensubu prekarya sınıfından sosyalistleri bile varoş olana ait suçlamasına maruz bırakmaktadır.



Yorumlar

Popüler Yayınlar