İsrail'in Kudüs Fatihi Bir Savunma Bakanı: Moşe Dayan
Moşe Dayan İsrail’in meşhur eski Savunma Bakanıdır ve sonraki Golda Meir hükümeti döneminde Dışişleri Bakanlığı görevini de ifa etmiştir. Rıfat N. Bali’nin Devlet’in Yahudileri ve “Öteki Yahudi” adlı kitabında Moşe Dayan’ın Şanlıurfalı bir Yahudi olduğu söylenir, Hatta Şanlıurfalıların televizyonda Moşe Dayan'ı görmeleri üzerine “Aaa bizim Moşe!” dedikleri de rivayet edilir. Ancak Moşe Dayan’ın aslen Şanlıurfalı olduğuna dair bilgiyi sadece Rıfat N. Bali’nin bu kitabında rastladım. Onun dışında Moşe Dayan İsrail’deki Degania Alef’teki bir kibbutz’da dünyaya gelmiştir.
Moşe Dayan 1967 Arap-İsrail Savaşı’nda Doğu Kudüs’ün ele geçirilmesinde etkin rol oynayan bir Savunma Bakanı olması nedeniyle Kudüs fatihi olarak görülmüştür. Aynı zamanda Doğu Kudüs’ün alınmasında Uzi Narkass’ın da önemli rolü vardı. Daha sonraki dönemlerde ise bilindiği üzere İsrail Doğu Kudüs’ü başkent ilan etmiştir. İsrail’in meclisi Knesset de Kudüs’tedir, her ne kadar İsrail’in başkenti Tel-Aviv olarak bilinse de.
Moşe Dayan, bilindiği haliyle Arapları diğer Yahudi arkadaşları gibi hor görmüyordu. Hatta daha da ileri gitmek gerekirse Arap kültürüne hayrandı. Ayrıca Arapça konuşup yazabiliyordu. Arapça şiirleri kolaylıkla okurdu. Arapların askerî yeneteklerinin hafife alınmaması gerektiğine inanırdı. Bununla birlikte arkeolojiye oldukça meraklıydı.
Moşe Dayan aynı zamanda güçlü bir cinsel cazibeye sahip olarak alfa erkek kategorisine koyabiliriz. Onun bir metresi Dayan’ın kadınları hor gördüğünü söylemiştir. Diğer yandan Moşe Dayan bir seks makinesi olarak görülür. Çok eşli cinsel tavırlarıyla da bilinirdi. Mesela Martin Van Creveld onla ilgili şunları söylemektedir: “Moshe Dayan'ın güçlü ve güzel bir vücudu vardı. İstediği zaman tam bir seks makinesine dönüşebiliyordu ve oldukça şehvetliydi. En çok hoşuna giden şey ise karşısındaki kadına verdiği zevkten sonra kadının aldığı zevk karşısında donakalmasıydı. Sevişmesi bittikten sonra bile beraber olduğu kadına nasıl davranılacağını çok iyi bilir ve kendisine ne kadar zevk verdiğini söyleyerek birlikte olduğu kadına komplimanlarda bulunurdu. Eğer bir kadın gerçekten hak ederse ona yatakta İbranice şiirlerden bile okuyabilirdi. Hatta eve geldiğinde bulması için etrafa bir elma veya çikolata, yanında da güzel saçlarından övgüyle bahseden bir şiir bırakarak çeşitli jestlerde bulunabilirdi. Fakat hiçbir kadına ne pahalı hediye almıştır ne de bir kadını tatile götürmüştür. Evli olduğunu herkes biliyordu ve bu konuda da kimseye yalan söylemek zorunda kalmıyordu. Ne kadar küstah da olsa kimsenin duygularıyla oynayacak kadar alçak değildi. Onu çekici kılan diğer bir yanı ise ulaşılmaz olması idi. Bir kadın onu, ancak o istediği zaman görebilirdi.”
Moşe Dayan’ın ülkesinde kimi Yahudi vardır ki Moşe’yi bir Yahudiden çok bir Arap olarak görmektedir. Yine Moşe Dayan’ın Filistinli Araplarla nasıl içli dışlı olduğunu şöyle örnek verebilirim: “Acre Hapishanesi'nde Etzel üyeleri, Arap teröristler ve sıradan suçlular bulunmaktaydı. ayak takımı olarak adlandırdığı Hagana üyesi olan arkadaşlarının aksine Dayan bu insanlardan nefret etmiyor ya da onları küçümsemiyordu. Aksine onları anlamaya ve onlarla iyi ilişkiler içinde olmaya özen gösteriyordu. Mektuplarından birinde Müslüman bayramı olan Ayd El Fitr'i (Ramazan Bayramı) nasıl birlikte kutladıklarından ve tıka basa yemek yiyerek sabaha kadar siyasetten konuştuklarından bahsetmişti. Kassamites veya Sakallılar adlı bir gruptan oldukça etkileniyordu. Bunlar, Şeyh İzzeddin Kassam adlı sonradan terörist olan Arap bir öğretmenin müritleriydi. Birkaç yıl önce İngilizler tarafından öldürülen Şeyh İzzeddin Kassam, daha sonraları modern İslamcı terör örgütü Hamas'ın koruyucu azizi oldu. Onlar da, Dayan gibi ülkelerini işgal eden yabancılarla savaşmak için ailelerini geride bırakmışlardı. Karşılığında hiçbir mükafat beklemiyorlardı, tek istedikleri inançlarına göre yaşamaktı. Fakat bunun karşılığında çok ağır bir biçimde cezalandırılmışlardı. İngilizler hapiste Yahudilere yarı uygar ırk muamelesi yaparken, Araplar daha kötü şartlar altında ve daha kötü muamele görmekteydi. Bu durumu yakından gözlemleyen Dayan, onların kaderlerine razı, Stoacı bir biçimde nasıl yaşadıklarına şaşıp kalıyordu; ailelerinin çığlıklarına ve ağlamalarına kayıtsız kalmak çok güçtü. Tabii ki bütün Araplar ölüme mahkûm edilmemişti, hatta Dayan serbest bırakılanlardan birinin kız kardeşinin düğününe bile gitmişti.”
Bunun devamında, Moşe Dayan’ın alfa ruhlu bir erkek olduğundan bahsetmiştim. Evet, cidden öyle. Kadınları hep bir yandan cinsel sadistik manada hor görüyor hem de onları yeri geldiğini koruyup kollayarak besliyordu. Tam anlamda Marquies de Sade gibi bir kadın koruyuculuğuna çerçevesine sahipti demek pek de uzak bir ihtimal olarak görünmüyor sanırım. İşte buna örnek olarak, Dayan gayrımenkullerini, emekli aylığını, banka hesap cüzdanlarını ve antikalarını ortaya dökerek vasiyetini hazırladı. İki oğlu işlerinde iflas etmesine rağmen bütün mirasını metresi ve sevgilisi olan Rahel’e bıraktı. Yine Dayan'ın bıraktığı miras yaklaşık 2-2.5 milyon dolar civarındaydı ve o yıllarda bu miktar oldukça fazlaydı. Dayan'ın mirasından çocukları 150 bin dolardan daha fazlasını alamadılar. Bu parayı da ancak mirasa karşı çıkacaklarını söyleyerek alabildiler. Moşe Dayan'ın kızı Yael babası ile ilgili yazdığı bir kitapta, emrivaki yapılan miktarı kabul etmediğini belirtmiştir. Dayan'ın oğulları Ehud ve Asaf için ise durum daha farklıydı. 2001 ekim ayında babalarının ölümünün 20. yıl dönümünde düzenlenen konferansa bile katılmamışlardı.
Asaf, bir yıl sonra bir röportajında babasının "cehenneme" gitmeye geç bile kaldığını belirtmiştir.
Kaynakça:
Martin Van Creveld - Moshe Dayan, Elips Kitap, 2007
Rıfat N. Bali - Devletin Yahudileri ve "Öteki Yahudi", İletişim Yayınları, 2004
Yorumlar
Yorum Gönder