Ana içeriğe atla
Bir Ermeni Propaganda Filmi: Ararat
Film 1915'teki Ermeni Tehcirini/Soykırımını konu alan ve ağır tarihsel drama içeren bir film. Filmin yönetmeni Atom Egoyan Kanadalı bir Ermenidir. Filmde bir Türk diplomata suikast düzenlerken öldürülen bir Ermeni teröristin oğlu olan Raffi, Ermeni Tehciri'nde annesini kaybeden ressam Arshile Gorki'nin memleketi olan Türkiye'deki Van şehrine gidip orada araştırmalar yapar ve fotoğraflar çeker. Akdamar/Ahtamar Kilisesi'ni de ziyaret etmiştir. Raffi Türkiye dönüşünde Kanada'daki Toronto Havaalanı'nda valizindeki kutular nedeniyle sıkı bir sorguya maruz kalacaktır. Bu filmin isminin Ararat olma nedeni, Ararat kelimesinin Ermeniler için tarihsel milliyetçi bir kutsallık atfetmesidir. Ararat kelimesi Ağrı Dağı anlamına gelmektedir. Ermeni milliyetçilerinin Ağrı Dağı(Ararat) etrafında bütün Ermenileri birleştirip Büyük Ermenistan'ı kurma hayalleri Siyonistlerin bütün Yahudileri Siyon Dağı etrafında birleştirip Büyük İsrail'i kurma şiarına benzemektedir. Ayrıca bugün Ermeniler, Ermenistan'ın başkenti Erivan'da yüksek merdivenlere çıkarak Ağrı Dağı'nı seyrederek bir gün buranın kendilerinin olacağına inanmaktadırlar. Filmde şarkılarını çok sevdiğim ve Fransızca şarkılar icra eden sanatçı Charles Aznavour da oynuyor. Charles Aznavour'u ilk defa Murat Bardakçı'nın Tarihin Arka Odası programında tanımıştım. Murat Bardakçı programda Aznavour'un Sur Ma Vie(Hayatım Üzerine) adlı Fransızca şarkısını açmıştı. Programda bulunan İlber Ortaylı da Charles Aznavour'un tarihsel anlamda doğru sözlerinin de olduğunu söyledi. Filmde doğal olarak Türklere karşı düşmanlık ve Türkofobi ögelerine rastlanıyor. Filmde tehcir esnasında Türk askerleri Ermeni kadınlarını soyup çıplak dans ettiriyorlar, tecavüz ediyorlar ve benzin döküp yakıyorlar.
Filmde ise doğrusunu söylemek gerekirse epeyce tarihsel çarpıtma durumu gözlemledim. Filmde Ermeni Tehciri'ni bir etnik temizlik ve katliam olarak değil bildiğiniz basbayağı Almanların Yahudilere yaptığı Holokost ile denk tutuyorlar.
Filmdeki Raffi karakteri Ermenilerin Rus işgalcilerin desteğiyle Osmanlı'ya karşı çıkarttığı Van İsyanı'na "nefsi müdafaa örneğiydi" diyor.
Halbuki Ermeni Taşnak isyancıların komutanı olan Aram Manukyan adlı eşkıya Van şehrinin Ermeni olan Belediye Başkanı Bedros Kapamacıyan'ı öldürdü. Sırf Osmanlı'nın devlet adamı diye kafasına sıkarak öldürdü. Kapamacıyan Ermeniler ve Türkler tarafından sevilen biriydi. Üstelik Osmanlı yönetimi Kapamacıyan'ı öldüren Aram Manukyan'ı affedip serbest bile bıraktı.
Ermeniler II. Abdülhamid döneminde Osmanlılık kimliğini bile kabul etmeyip etnisiteye dayalı bir özerklik istemişlerdi. Benim düşüncem Ermeni Tehciri/Soykırımı denilen şey tarihçi Bernard Lewis'in dediği gibi karşılıklı mukâtelelere(katliamlara) dayalı tarihi olaylardır. Tabi bu da etnik temizlikle sonuçlandı. Ermenilerin soykırım iddiasına delil olaraksa Andonyan Belgeleri'ni gösterirler fakat bunu apokrif(güvenilmez) bulan birçok tarihçi var.
Dizide Türk oyuncu ile Raffi ve Edward Saroyan'ın diyalogları dikkatimi çekti.
Türk oyuncu Ermenilere yönelik katliamları kabul ediyor ama her iki taraftan da kayıplar vardı, Ermeniler isyan etmişti diyor. Saroyan karakterini canlandıran Charles Aznavour pek bir şey demeyerek Türk arkadaşına bir şişe şampanya hediye ediyor. Raffi ise Saroyan'a neden Türk'e cevap vermedin deyince Saroyan olgun ve yapıcı bir biçimde "Genç, bizi üzen kaybettiğimiz topraklar ya da insanlar değil, bizi asıl üzen bizden hâlâ nefret eden insanların olması." diyor.
Raffi daha sonra Türk oyuncuya "Türkler Ermenilerle savaş halinde değildi, aynı Almanların Yahudilerle savaş halinde olmadığı gibi" diyor. Pes doğrusu! Tarih bilmesek inanacağız. Bu söz bile aslında filmin bir anlamda Ermeni propaganda filmi olduğunu gösteriyor. Film daha çok Doğu toplumlarına yabancı olan Batı insanının duygularını istismar etmeye ve yaşanan karşılıklı acıları Holokost'a eşdeğer tutmaya yönelik. Toplumlar birbirlerinin acısını tanıyıp ufkunu genişletmek yerine, sadece kendi çektikleri acıyı yüceltme peşindedir. Maalesef kalıplarımızı aşamıyoruz. Hrant Dink'in de dediği gibi Ermeniler 1915'e çok da fazla takılı kalmamalı. Hem 1915'te hayatını kaybeden ve katledilen Ermeni yurttaşlarımızı hem de Ermenilerce katledilen müslüman Türkleri rahmetle anıyorum. Bir daha böyle acıların yaşanmaması dileğiyle.
Yorumlar
Yorum Gönder