Veronika Neden Ölmek İstedi? (Kitap İncelemesi)
Bu etkileyici roman Yugoslavya'nın dağılması ve Bosna Savaşı'nın sökün ettiği dönemlerde Yugoslavya'dan ayrılan Slovenya Cumhuriyeti'ndeki Villete'deki bir akıl hastanesinde dostlukları, aşkı, ölüm korkusunu ve geçmişteki travmaların neden olduğu hayal kırıklıklarını anlatır.
Veronika henüz genç bir kızdır. Çocukluğundan beri her zaman sanata ilgisi vardır, çok iyi piyano çalar ve her zaman bir piyanist olmak istemiştir. Ne var ki annesi sanatta ekmek yok diyerek onu farklı alanlara yönlendirip hukuk fakültesi okumuştur. Ancak mezun olduktan sonra hukuk alanında bir iş yapmayıp başkent Ljubljana'daki bir kütüphanede çalışmaya başlamıştır. Daha sonra Veronika hayatın verdiği bir anlamsızlık bütününün içine düşecektir ve ülkesi Slovenya'nın dünyada bilinmeyen bir küçük ülke olmasından bile büyük anlamlar çıkaracaktır. Bununla birlikte yüksek dozda ilaç alıp intihar edecektir, gözlerini ise bir akıl hastanesinde açacaktır. Tabi kitapta dikkatimi çeken şeylerden biri de Slovenya Cumhuriyeti'nin sosyalist Yugoslavya'dan ayrıldıktan sonra sağlık hizmetinin de artık paralı olmasıdır. Akıl hastanesinde her bir hasta geçmişteki bir hayal kırıklığını sembolize eder; Şizofreni hastası Eduard ressam olmak isteyip Balkanlar'ın ünlü şehirlerinde "Cennetin Görüntüleri" adlı bir sergi açmak istediğinden bahseder. Ancak ailesinin zoruyla diplomat yapılmak istenmektedir ve Eduard gelecek endişesine düşüp bir hayal kırıklığına uğrar. Panik bozukluk hastası Mari avukattır ama mesleğinden sıkılmıştır. Aslında hayatı boyunca insanlara felsefi ve kutsal metinleri anlatmak istemiştir. Hıristiyanlara İncil'i, Müslümanlara Kur'an'ı, Yahudilere Tevrat'ı, ateistlere ise Aristo'yu anlatmak istemiştir hep. İncil'in büyük bölümünü de ezbere bilmektedir. Bir Sırp olan Zedka ise tam da Bosna Savaşı'da Sırp Çetniklerin Boşnaklara karşı işlediği savaş suçu nedeniyle Sırp kimliğinden ötürü dışlanmaktan ve nefret edilmekten korkmaktadır. Ama kendisi akıl hastanesinin en entelektüel hastalarındandır; son derece kültürlü ve geçmişte çok kitap okumuştur. Ancak o da nevrotik kişiliği nedeniyle kendisini gerçekleştirememiştir. Romandaki kahramanlarımız kendi olamamanın ve kendini istediği gibi gerçekleştirememenin verdiği hayal kırıklıklarını ve tinsel bunalımları betimlemektedir. Metindeki ana karakterimiz Veronika meslek hayatındaki monotonlukta yapamadığı piyanistliği akıl hastanesinde yaparak yaşama iradesine tutunur ve birden kendi olmanın hazzını hem sanat ile hem de Edurard ile olan ilişkisiyle aşk ile yaşar. Romandaki akıl hastanesinin doktoru Dr. İgor bakın ne diyor: "Farklı olmayı istemek, bir hastalık mı?" "Evet, kendinizi herkes gibi olmaya zorlarsanız, öyle Nevrozlara, psikozlara, paranoyaya yol açar. Doğayı çarpıtmaktır bu. Tanrı'nın yasalarına karşı gelmektir; dünyanın bütün dağlarında, ormanlarında, bir tek yaprağı bile bir başkasının tıpkısı olarak yaratmamıştır Tanrı. Oysa siz farklı olmayı delilik sayıyorsunuz, onun için de Villete'de kalmayı yeğlediniz, çünkü burada herkes farklı ve böylece siz kendinizi herkes kadar normal görüyorsunuz. Dediklerimi anlıyor musunuz?" s. 175 Yani bir insan kendine ait olamayıp başkalarına aitleşip farklılışma çabasına giriyorsa ortada bir ruhsal sıkıntının olması kaçınılmazdır. Kendimiz olmayı gerçekleştiremediğimizde artık kim olursak olalım hayatımızda bir melankoli ve can sıkıntısı kaçınılmazdır. Bu roman metnindeki akıl hastanesi karakterleri kendileşemeyenlerin toplum tarafından farklılaştırılma baskısına karşı akıl hastanesini bir son sığınak olarak kullandıklarını da görüyoruz. Nitekim bu roman metnindeki hastalar öyle ki iyileşseler bile hastaneden taburcu olmayı kolaylıkla istememekte, zira sosyal hayatın sorumluluklarını kaldıramıyorlar ve Yugoslavya'nın dağılmasından sonra çıkan Bosna Savaşı da hâlihazırda kendilerini güvensizlik içinde hissettirmektedir. Gerçekten güzel bir romandı. Hiç sıkılmadım, akıp gitti. Tavsiye ederim, iyi okumalar.
Yorumlar
Yorum Gönder